Bugünkü rotamız, internette “İsviçre şelaleleri” diye arama yaptığınızda karşınıza çıkan ilk 5 arasında yer alan Stäubifall.
Unterschächen bölgesinde, dar ve kıvrımlı yolların arasından ulaşılan bu şelale, daha uzaktan bakıldığında bile insana “işte doğanın gücü” dedirtiyor. Yaklaştıkça suyun kayalardan serbestçe süzülüşünü, aşağıya inerken oluşturduğu ince sis bulutunu görüyorsunuz. Özellikle güneş ışığına yakalandığı anlarda ortaya çıkan gökkuşağı manzarası adeta tablo gibi.
Buraya ulaşmak için Unterschächen köyüne veya köyün dışında bulunan teleferiğin olduğu bölgeye kadar aracınızla gelebilirsiniz. Burada park alanları mevcut. Ancak sonrasında sizi 3,5 – 4 km’lik bir trekking rotası bekliyor. Çocukların da orta veya düşük tempoda rahatlıkla yapabileceği bu yürüyüşte, kimi zaman dere kenarından geçiyor, kimi zaman hafif eğimli dağ yollarını takip ediyorsunuz. Yol boyunca otlayan inekler ve keçiler size eşlik ediyor.Yol kenarındaki, önceleri buzdolabı gibi kullanılan kulübeler ve serinliği insanı hayrete düşürüyor Ayrıca yol üzerinde durup soluklanabileceğiniz banklar da mevcut. Dağlardan gelen ve doğrudan çeşmelere bağlanmış buz gibi sulardan içmeyi ise sakın ihmal etmeyin!
Aesch-Oberalp teleferik hattının konumuna ulaştığınızda sizi küçük bir mera karşılıyor. Ve işte tam karşınızda, 180 metreden serbestçe akan Stäubifall Şelalesi!
Bu meranın ortasında banklar ve masalardan oluşan bir piknik alanı kurulmuş. Öylesine ince düşünülmüş ki, mangal yapmak isteyenler için yakacak odunlar ve tutuşturmalık çıralar bile hazır. Burada manzaraya karşı hem dinlenebilir hem de keyifli bir mola verebilirsiniz. Biz de Türk kahvesi severler olarak “neden burada kahve yapmayalım ki?” dedik. Yanımızda getirdiğimiz atıştırmalıklarla birlikte pişirdiğimiz Türk kahvesi, manzaraya ayrı bir tat kattı.
Etraftaki sessizliği bozan tek şey, çevrede otlayan hayvanların zil sesleri, kuş cıvıltıları ve şelalenin gürültüsü oluyor. Hepsi birleşince ortaya doğanın en güzel senfonisi çıkıyor. Şelalenin çevresinde küçük yürüyüş yolları mevcut; dilerseniz kısa bir trekking yaparak farklı açılardan izleyebilirsiniz. Ben mesela “madem bu kadar gelmişken” deyip biraz tırmanış ve inişle suyun düştüğü noktaya kadar gittim. Bu benim için çok farklı ve güzel bir deneyim oldu.
Stäubifall’ın en güzel yanlarından biri de fazla kalabalık olmaması. Lauterbrunnen gibi dünyaca ünlü şelalelerin aksine burada daha sakin bir atmosfer buluyorsunuz. Bu da hem fotoğraf çekmek hem de suyun huzur verici sesini doyasıya dinlemek için büyük bir avantaj.
Aşağıdaki galeride, gezi boyunca keyif aldığımız anların fotoğraf ve youtube kanalımda videolarımı görebilirsiniz
Umarız paylaştıklarımız, Stäubifall’ı keşfedecek olanlara biraz olsun yol gösterir.
