Saatler, yalnızca zamanı ölçmek için değil, aynı zamanda geçmişi hatırlamak, anıları yaşatmak ve nesilden nesile aktarılan hikâyelerin bir parçası olmak için de kullanılır. Benim için bu hikâyelerin en kıymetlisi, rahmetli dedemden bana kalan demiryolları köstekli saatiyle başlıyor.
Bu özel saat, dedemin demiryollarında çalıştığı dönemin hatıralarını taşıyor. Her detayı, o yılların emeğini, disiplini ve yaşam tarzını yansıtıyor. Köstekli saati elime aldığımda, onun çalışkan ellerini, titizlikle sürdüğü mesaisini ve hayatına dokunan insanlarla paylaştığı hikâyeleri hissedebiliyorum.
Koleksiyonuma dahil olan diğer köstekli saatler de her biri kendi hikâyesini anlatıyor. Her bir saat, ait olduğu dönemin ruhunu, zarafetini ve işçiliğini yansıtıyor. Kimisi aile yadigârı, kimisi antika pazarlarından özenle seçilmiş nadir parçalar… Ancak hepsinin ortak noktası, geçmişe açılan birer pencere olmaları.
Bu koleksiyon benim için sadece bir hobi değil; aynı zamanda tarih, anı ve estetiğin birleşiminden doğan özel bir tutku. Zamanın ötesine geçen bu saatlerle bağ kurmak, bana hem geçmişle hem de gelecekle farklı bir bağlantı sunuyor.
Siz de bu koleksiyonun detaylarını ve saatlerin hikâyelerini keşfetmek isterseniz, burada paylaşmaya devam edeceğim. Zamanı birlikte keşfetmek dileğiyle…
